GIDA TAKVİYELERİMİZ


AÇIKLAMA

Ticaret Bakanlığı’na Avukatı C.Ö. vasıtasıyla M.T. isimli tüketici ve İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü’ne Avukatı M.Ş. aracılığıyla A.K. isimli tüketici başvurarak woto.com/gida-takviyeleri yani bu dosyanın eski halini, Instagram ve Facebook saglikliyasiyoruzcom ve a.okancaglar hesaplarını şikayet etmiştir. 

Bu dosya ve hesaplar incelenmiş, Sağlık Bakanlığı’nın ve Tarım Bakanlığı’nın görüşleri alınmış herhangi bir aykırılık tespit edilmediği belirlenmiştir. Bunun yanında bizim VeNatura ürünlerinin ÖRTÜLÜ REKLAMINI yaptığımız gerekçesiyle reklamı durdurma cezası verilmiştir

 

Bu yukarıdaki fotoğrafın üzerine tıklarsanız Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanlığı’nın 13.04.2021 tarih ve 308 Toplantı Sayılı Basın Bülteni’nin tamamını ve 118. sırada bana verilen cezayı göreceksiniz.  

Bakanlığın bu kararına karşı 7. İdare Mahkemesi’nde 2021/1113 Esas sayılı dosya ile dava açmış bulunmaktayım çünkü bizim ayni veya nakdi hiçbir kazancımız bulunmamakta ve reklam yaptığımızı düşünmemekteyiz. Bu dava devam etmektedir. (Ekim 2021)

Ancak Ticaret Bakanlığı’nın 05.05.2021 tarihinde yayımladığı “Sosyal Medya Etkileyicileri Tarafından Yapılan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Hakkında Kılavuz.” çerçevesinde aşağıdaki metni Kılavuz’a uygun olarak düzenliyorum.

İster reklam olarak kabul edin, isterseniz de işbirliği veya tanıtım ne düşünürseniz düşünün tekrar söylüyorum bizim ayni ve nakdi hiç bir kazancımız yoktur, olmamış ve olmayacaktır.

#reklam #reklam/tanıtım #tanıtım #işbirliği

Not: Bizden şikayetçi olan bu iki TÜKETİCİYİ (!) ileride sizlere tanıtacağım. Maalesef ikisi de bizim nasırına bastığımız aynı meslek grubundan… Belki de tahmin ettiniz hangi meslek gurubundan olduklarını. Şimdi bu kişilerin arkasında kimler var, vakıf bağlantılarına kadar araştırıyorum.

Bu dosyanın tanıtımı amacıyla Sağlıklı Yaşıyoruz Instagram hesabında bir canlı yayın yaptık. O canlı yayını IGTV’den veya aşağıdaki fotoğrafın üzerine tıklayarak izleyebilirsiniz. 

Fotoğrafın üzerine tıklayınız. 

İÇİNDEKİLER


1. NEDEN GIDA TAKVİYESİ KULLANIYORUZ?

2. NEDEN GIDA TAKVİYELERİ ÇOK PAHALI?

3. NİTELİKLİ GIDA TAKVİYELERİNİ UYGUN FİYATA ALMA HİKAYEMİZ
    3.1. Kullandığımız gıda takviyelerini eczaneden indirimli alabilmeye başladık.
    3.2. Gıda takviyelerini indirimli almamız engellendi
    3.3. SY 5 YILDIZ sistemi tasarlandı.

4. SY 5 YILDIZ SİSTEMİ
    4.1. SY 5 Yıldız sisteminin konvansiyonel sistemden farkları
    4.2. SY 5 Yıldız Sistemi dünyada ilk kez gerçekleştirilen ve benzeri olmayan bir sosyal sorumluluk projesidir.  
    4.3. SY 5 Yıldız sistemi bazı çıkar gruplarını çok rahatsız etti
            4.3.1. “Güvenmiyorum” yanıltmacası
            4.3.2. Bu sistemin göçertilmesi için her yol denendi.

5. Gıda takviyesi alanında Türkiye’de gerçekleşmesine vesile olduğumuz “ilk”ler

6. KULLANDIĞIMIZ GIDA TAKVİYELERİ
    6.1. Neden gıda takviyeleri kullanıyoruz.
    6.2. Biz kendi kullandığımız gıda takviyelerinin kullanım aralıklarını (periyotlarını) nasıl belirliyoruz.
    6.3. Bizim düzenli olarak kullandığımız gıda takviyeleri
            6.3.1. Omega-3
            Omega-3 satın alırken aradığımız kriterler:
                     a) Eczanede satılıyor olması
                     b) IFOS onayı
                     c) Trigliserid formunda olması ve kutusunda belirtilmesi
                     d) EPA ve DHA miktarı
                     e) Koyu renk cam şişede olması
          6.3.2. KoEnzim Q10
          6.3.3. D Vitamini + K2 Vitamini
          6.3.4. B12 vitamini veya B Trio
          6.3.5. Çinko + bakır
          6.3.6.. Magnezyum Sitrat + P5P
          6.3.7. İyot
          6.3.8. Demir
          6.3.9. Tip 1 kollajen (keyfe keder)
   6.4. Özel durumlarda yani ihtiyaç halinde kullandığımız gıda takviyeleri
          6.4.1. C vitamini
          6.4.2. D vitamini (ihtiyaç halinde yüksek doz)
          6.4.3. Selenyum
          6.4.4. Kurkumin
          6.4.5. Bazı belirtiler için fonksiyonel tıp doktorlarının önerdiği takviyeler
  6.5. Torunlarımızın düzenli olarak kullandığı gıda takviyeleri
  6.6. Kullandığımız takviyelerin özeti
  6.7. Gıda takviyelerini nereden alıyoruz?

7. SONUÇ

1. NEDEN GIDA TAKVİYESİ KULLANIYORUZ? 

Biz bir kitap okuyup sağlıklı beslenmeye başladıktan sonra günümüz koşullarında yediklerimiz ve içtiklerimizden vücudumuzun ihtiyacı olan tüm besinleri alamadığımızı öğrendik.

Aşağıda 6.1. Maddesinde bizim kullandığımız gıda takviyelerini neden kullandığımızı daha ayrıntılı olarak görebilirsiniz.

2. NEDEN GIDA TAKVİYELERİ ÇOK PAHALI? 

Şu anda 40 yaşının üzerinde olanlar ve ilaç kullananlar çok iyi bilir. Bizler eskiden ilaçları çok çok pahalıya alırdık. 

2018 yılında bir çene operasyonu sırasında bir kez bir kutu antibiyotik kullanmak zorunda kaldım ve antibiyotiğin fiyatının 14 lira olduğunu duyunca hayretler içinde kaldık çünkü̈ biz 2005 yılı öncesi antibiyotik aldığımız zaman en az iki üç katını ödüyorduk. Ne oldu da fiyatlar bu kadar ucuzladı ve de daha önemlisi ucuz kalabildi.

2005 yılında bir operasyon başladı. Ben ( @a.okancaglar ) o zaman Gebze Organize Sanayi Bölgesinin Genel Direktörü̈ ve Yönetim Kurulu Üyesi idim. Bizim bölgede yer alan yabancı sermayeli bir firmanın genel müdürü̈ ile bir arkadaşımızın esi aynı gün göz altına alındı. 2005 yılında SSK’ya fahiş fiyatla ilaç satılarak, devletin zarara uğratıldığı iddiasıyla 18 kişi hakkında dava açıldı. 

İşte bu dava sürerken ilaç̧ fiyatları ve bazı medikal ürünlerin fiyatları bir anda yerle bir oldu. 1000 küsur dolarlık bir medikal malzemenin bu operasyondan sonra 100 küsur dolara düştüğünü dün gibi hatırlıyorum. İşte o gün bugündür ilaç fiyatları fahiş olmaktan çıkıp tam tersine makul düzeye indi. 

Bu operasyon sayesinde hem devlet hem bizler ilaca fahiş paralar ödemekten kurtulduk. Yani bugün Türkiye’de ilaç fiyatlarının ucuz olmasının altında bu operasyon ve sonrasında alınan bazı çok doğru kararlar yatıyor. 

Peki ilaçlar bu kadar ucuzken gıda takviyeleri neden pahalı? 

Cevabı çok net. SGK gıda takviyesi satın almıyor yani gıda takviyesi satışından devletin herhangi bir zararı yok ancak maalesef tüketici mağdur durumda. 

Ben bu konuda mal fazlası adı altında bedelsiz ürün verilmesinin maliyetleri artırması nedeniyle engellenmesi ve kâr marjı üst sınırı getirilmesi konusunda Cimer’e başvurdum. Ticaret Bakanlığı’na iki örnek göstererek tüketicinin nasıl kazıklandığını anlattım ve Türkiye’de serbest piyasa ekonomisinin serbest kazıklama ekonomisine dönüştüğünü aktardım.

Örneğin 1000 IU D3’ün  fiyat karşılaştırması yapılmış, bir markanınki VeNatura’dan 18,21 kat daha pahalı, VeNatura D3 ile aynı hammaddeyle üretilmiş aynı nitelikte ürünün VeNatura’dan 4,35 kat daha pahalı olduğu Bakanlığa da Cimer’e de aktarılmış ve bu gidişata dur denmesi talep edilmiştir.

Fiyatların bu kadar yüksek olmasının altında neler yatıyor? 

Daha geniş bir tüketici kesimi için fiyatlar nasıl erişilebilir olur? 

Kısaca tüketici nasıl korunabilir? 

Mevcut sistemde fiyatların yüksek olmasının altında neler yattığını, Sağlıklı Yasıyoruz olarak bizim neler yapabildiğimizi dilimiz döndüğünce anlatacağız. 

3. NİTELİKLİ GIDA TAKVİYELERİNİ UYGUN FİYATA ALMA HİKAYEMİZ 

Sağlıklı Yasıyoruz Facebook sayfası 1 Aralık 2012’de açıldı. Biz ( @nurcincaglar & @a.okancaglar ) emekli olurken birbirimize artık profesyonel olarak çalışmama sözü vermiştik. O nedenle Sağlıklı Yaşıyoruz’u tamamen bir gönüllü sosyal sorumluluk projesi olarak başlattık ve sürdürüyoruz. Bugüne kadar bir kuruş kazancımız olmadı bugünden sonra da olmayacak.

Sağlıklı Yasıyoruz zaman içinde büyüdü Ekim 2021 tarihi itibarıyla Instagram’da takipçi sayısı bir milyon iki yüz bini aştı. Baştan bu yana bizimle olan takipçilerimiz olmasından, onlarla aile gibi olmaktan çok mutluyuz. Biz her zaman açık, dürüst ve şeffaf olmaya özen gösterdik. Yine açık ve şeffaf bir şekilde gıda takviyeleri konusundaki duruşumuzu ve nereden başlayıp nereye geldiğimizi sizlere baştan itibaren aktarmak istedik ki aramıza yeni katılanlar da bazı gerçekleri öğrensinler. Hikayeye en baştan başlıyoruz.

Biz Ağustos 2011’de EKMEKSİZ SAĞLIKLI VE DOĞAL BESLENMEYE başladıktan bir süre sonra kitapta yazan gıda takviyeleri ile tanıştık. İlki Omega-3 idi. Omega-3 konusunda o kadar çok yanlışlar yaptık ki bu hikayeyi @a.okancaglar kişisel hesabımda anlatım. Daha sonra kullandığımız takviyeler arasına eski doktorumuzun önerisiyle Q10, K2, magnezyum vb de eklendi. D ve B12 vitaminini ilaç sınıfındaki ürünlerden alıyor, iğne olarak yaptırıyorduk.  

Aldığımız üç dört kalem gıda takviyesi bayağı yüksek para tutuyordu. Acaba daha ucuz nasıl alabiliriz diye çok sevdiğimiz eczacımızla konuştuk. Yıl 2015, bizim Facebook‘ta yaklaşık 50 bin takipçimiz vardı, Instagram hesabı da henüz açılmamıştı. Ben aslında gıda takviyesi kullanan tüm takipçiler adına fiyat almaya çalışıyordum. O da firma yetkilileriyle konuştu ve 8 veya 10 kutu alırsam 1 kutu bedava verebiliyorlar dedi. Oysa internetten almak daha ucuza geliyordu, ancak biz eczaneden almak istiyorduk. Eczacımız dedi ki “abi ben sana firmanın bölge müdürünün telefonu vereyim sen konuş̧.” Ben firma yetkilisi ile konuştum ve bir formül ürettik.

3.1. Kullandığımız gıda takviyelerini eczaneden indirimli alabilmeye başladık. 

Firma bölge müdürü̈ “Biz Datça’daki dediğiniz eczaneye o indirimi yapamayız ama bizden çok fazla ürün alan eczanelere biz MF veriyoruz onlardan alabilirsiniz.” dedi ve böylelikle MF kavramıyla tanıştık. MF, ürün sahibi firmanın “mal fazlası” adı altında verdiği bedava (indirimli) ürün demek. Ne kadar fazla sayıda ürün alınırsa alınan MF sayısı da artıyormuş.

Bölge müdürü bizi İzmir’in en büyük eczanelerinden birinin sahibiyle tanıştırdı. Eczacı ile telefonda uzun bir konuşma yaptık, 2015 yılıydı. Kendisine Sağlıklı Yaşıyoruz’u tanıttık. Kullandığımız gıda takviyelerini her ayın 20’si ile son günü̈ arasında indirimli almak istediğimizi, 100 ₺ üzeri alışverişlerde kargo bedeli ödemek istemediğimizi bildirdik. Eczacı kabul etti, ayrıca kredi kartına 6 taksit uygulanabileceğini belirtti.

Önce tek firma alternatifi vardı. Daha sonra 2015’te bir firma, 2016’da bir firma olmak üzere iki firma daha eklendi ve biz üç firmanın ürünlerini ay sonu kampanya döneminde % 33-50 + (indirim bazı ürünler için % 60’ı buldu) indirimle almaya başladık. Daha sonra indirim uygulayan eczaneye İstanbul’dan iki eczane daha eklendi.

Biz tüketici olarak çok mutluyduk çünkü istediğimiz ürünü hem eczaneden alıyor hem yarı fiyatına alıyor hem pesin fiyatına 6 taksitle alıyor hem de kargo parası ödemiyorduk. Sonra ne oldu? 

Bu sistem tüketiciler acısından gayet iyi devam ederken takviye üreticisi firmalar bize eczanelerin bu sistemden rahatsız olduğunu ilettiler. Biz de onlara bu üç̧ eczane ile bizim hiçbir kişisel bağımız olmadığını, başka eczanelerin de sisteme dahil olabileceğini belirttik. Hatta onlara isterse Eczacı Odası her ay dönüşümlü olarak kampanyayı yapacak eczaneleri belirlesin ve isteyen tüm eczaneler uygulamaya katılabilsin diye bir öneride bulunduk. Bizim tek amacımız kullandığımız ürünleri eczaneden ucuza alabilmekti.

Bu arada kuzenimiz (Okan’ın) İzmit’in eski eczacılarından. Kimse çıkıp da kendi akrabasına menfaat sağlıyor demesin diye bu işi çok rahat yapabilecek potansiyel ve ciroya sahip olmasına rağmen sisteme dahil etmedik. 

3.2. Gıda takviyelerini indirimli almamız engellendi

Bir gün baktık ki büyük bir ilin eczacı odası başkanı sosyal medya sayfasında bizimle ilgili asılsız ithamlarda bulunmuş. Biz de kendisine çağrı yaptık “Bu iddialar asılsızdır, ispat edemezseniz müfterisiniz.” dedik. Tabii ki edemedi… 

Biz kendimizden o kadar emindik ki oda başkanıyla yakın görüşen firma sahiplerinden birine bırakın gelir elde etmeyi aldığımız gıda takviyelerinin bedelini bile ödediğimizi gösteren kredi kartı hesap özetlerini göndererek bizi itham eden kişiye göstermesini özellikle rica ettik. 

Kullandığımız gıda takviyelerini eczane satış̧ fiyatının yarısına üç ayrı eczaneden satın alıyor olmamız birilerini çok rahatsız etti. Derken tüketicinin ürünleri ucuza alması engellendi. Tüketicinin ucuza ürün alması engellenince bir yandan başka bir sistem arayışına girdik öte yandan A. Okan Çağlar olarak bu durumu Türk Rekabet Kurumu’na bildirdim. Rekabet Kurumu’nun kararını fotoğrafta görebilirsiniz.

Rekabet Kurumu Başkanlığı’na 2018-3-71 dosya no ile yaptığım başvuru sonucu 7.01.2021 tarih ve 21-01/19-9 sayılı Rekabet Kurulu kararıyla Türk Eczacılar Birliği’ne 192.718,47 TL idari para cezası verilmesi yargı yolu açık olmak üzere kararlaştırılmıştır.

Tabii şimdi düşünüyoruz da iyi ki de bu sisteme engel olmuşlar. O zaman takipçilere hep şunu söylemiştik: “Hiç üzülmeyin demokrasilerde çareler tükenmez.” İşte bundan sonra SY 5 Yıldız Sistemi oluşmaya başladı.

3.3. SY 5 YILDIZ sistemi tasarlandı.

Her yıl Ekim başında Sağlıklı Yaşıyoruz Danışma Kurulu üyesi doktorlarla Gömeç’te toplanıp bir önceki yılın değerlendirmesini yapıyor ve bir sonraki yılın hedeflerini konuşuyoruz. 4-7 Ekim arası gerçekleşen 2018 toplantısında gündemin en önemli maddesi gıda takviyelerine erişimde yeni bir sistem kurmaktı. Tasarladığımız SY 5 Yıldız Sistemini Danışma Kuruluna aktardık. Onlar da olumlu buldular. 

Fonksiyonel Tıp doktorlarının çeşitli durumlarda reçete ettiği, bazıları Türkiye’de bulunmayan ithal edildiği için yüksek fiyatlara satılan takviyelerin kapsamlı bir listesini hazırladık. Daha sonra bu listeden acil ve önemlileri içeren kısa bir liste yaptık.

Sıra bu sistemi Sağlıklı Yasıyoruz takipçilerine ve gıda takviyesi üreticilerine duyurmaya ve hayata geçirmeye gelmişti. 14 Ekim’de CKM Büyük Salonunda bir panel organizasyonu yapmıştık. Bu panelde duyurulması çok yerinde olacaktı. Düşündüğümüzün çok üzerinde bir katılım oldu; salon tamamen doldu, pek çok kişi ara merdivenlerde oturdu, birçok kişi de salon dolu olduğundan girememişti. İlk kez bu toplantıda SY 5 Yıldız Sistemi anlatıldı. İzleyicilerin büyük beğenisini aldı. Paneli izleyen gıda takviyesi üreticileri de vardı; onlar da sistemi ilk kez o gün duydular. Örneğin Vefa İlaç’ın sahibi Ecz. Haleddin Guliyev de o toplantıdaydı.

Merdivenler bile dolunca salonun kapıları kapatıldı ve gelen yüzlerce kişi geri dönmek zorunda kaldı

Bu toplantıdan sonra danışma kurulu üyesi tüm doktorlar ile bir kafede bir firmanın temsilcileriyle görüştük. Daha sonra da birkaç görüşme yaptık. Sonunda tesisini gezdiğimizde çok beğendiğimiz Vefa İlaç, bu işe daha önceden birkaç ürün çıkardığı VeNatura markasıyla girebileceğini belirtti SY 5 Yıldız sistemine uygun hale geldikten sonra ilk ürünler piyasaya çıkmış oldu. 

4. SY 5 YILDIZ SİSTEMİ

Sağlıklı Yaşıyoruz logosu üzerindeki 5 yıldızın anlamı: 

Biz bugüne kadar Sağlıklı Yaşıyoruz ve kurucuları olarak bir tek kuruş para kazanmadık ve bundan sonra da asla kazanmayacağız. Sağlıklı Yaşıyoruz bir gönüllüler hareketidir ve hep öyle kalacaktır. Bizim için çok önemli olan bu konuyu tekrar hatırlattıktan sonra belirlediğimiz kriterleri aktaralım. 

Sağlıklı Yaşıyoruz logosunun içinde ⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️ görüyorsunuz.  Bu 5 yıldız, ürünün Sağlıklı Yaşıyoruz’un belirlediği kriterlere uygun olduğunu ifade ediyor. Nedir bu kriterler?

1. YILDIZ KALİTELİ HAM MADDE

Kullanılan ham maddenin, dünyanın en kaliteli ham maddeleri arasından seçildiğini gösterir. Ham madde AB ülkeleri, ABD, Kanada, Japonya, Singapur gibi bu konuda ihtisaslaşmış ülkelerden alınacak, ikinci sınıf ucuz ham maddeler kullanılmayacaktır. Ürünlerde varsa patentli ham madde kullanılacaktır. Omega-3 ham maddesi GOED belgeli olacak, üretilen her parti ürün için ise IFOS onayı ayrıca alınacaktır. Ürünün ambalajında menşe kısmında “Etken maddenin menşe ülkesi üretim yerinden farklıdır.” gibi etken maddenin menşe ülkesini gizleyen (mevzuata uygun olsa bile) ibare yer almayacak, etken maddenin üretildiği ülkenin adı açıkça yazılacaktır.

⭐⭐️ 2. YILDIZ: KALİTELİ TESİSTE ÜRETİM (GMP BELGELİ)

Ürünü, Sağlık Bakanlığı tarafından verilen GMP (Good Manufacturing Practice – İyi Üretim Uygulaması) belgesini alabilmiş bir firmanın ürettiğini  gösterir. Bu belgeye sahip bir tesisin farklı bir zone-bölgesinde üretilmiş olabilir. 

Sağlık Bakanlığı’nın verdiği GMP belgesi sadece ilaç üretilen alanlar için geçerlidir ve ilaç üretilen alanda gıda takviyesi üretilemez. Biz üretilecek tesisin gıda takviyesi üretilen alanlarının da nitelik olarak GMP belgeli alanlarla benzer standartlarda olmasını istedik.

SY Danışma Kurulundaki bazı doktorlarla gıda takviyesi üretimi yapan iki firmayı gezmiştik. Daha önce de biz, bir tüccar doktorun ürün ürettirdiği Ankara’da bir tesisi görmüştük. İşte bu gezilerden sonra Sağlık Bakanlığı’nın ilaç üretimi için verdiği GMP belgesinin belirlediği standartların çok yüksek olduğunu, merdiven altı tesis kavramının ne demek olduğunu çok iyi anlamış olduk.

⭐️⭐️⭐️ 3. YILDIZ: DENETİM

Ürünlerin Sağlıklı Yaşıyoruz’un denetimine açık olduğunu, SY’nin dilediği bir zaman, eczane rafından rastgele seçilecek örneklerin akredite olmuş bir laboratuvarda analizinin yaptırılacağını ifade eder. Bunun için gerekli olan tüm masraflar üretici firma tarafından karşılanacaktır. Analiz sonuçları Sağlıklı Yaşıyoruz Instagram ve Facebook sayfalarından duyurulmaktadır.  

⭐⭐⭐⭐ 4. YILDIZ: EĞİTİM

Ürünlerin tanıtım dokümanlarının hazırlanacağını ve son kullanıcıya doğru bilgilendirme yapılması, tüketicilerin sorularına cevap verilmesi için gerekli çalışmaların yapıldığını/yapılacağını ifade eder.

⭐⭐⭐⭐⭐ 5. YILDIZ: EN UYGUN FİYAT VE TEV’e BAĞIŞ

Ürünlerin fiyatının, eczanelerde satılan MUADİL ÜRÜNLERİN FİYATLARININ YAKLAŞIK YARISI düzeyinde olacağını ifade eder.  Ayrıca satışı yapılan 50 TL’ye kadar olan ürünlerde 1 TL ve sonraki her bir 50 TL için de 1 TL ilave edilerek bulunacak miktar, TEV’e (Türk Eğitim Vakfı), Sağlıklı Yaşıyoruz Burs Fonu’na üretici firma tarafından bağışlanacaktır. 

Haziran 2022 itibarıyla TEV bünyesinde kurulan Sağlıklı Yaşıyoruz-VeNatura burs fonuna 3.930.000 TL bağış yapılmıştır.

4.1. SY 5 Yıldız sisteminin konvansiyonel sistemden farkları


Daha önceki deneyimlerimiz bize çok şey öğretti. SY 5 Yıldız Sistemini kurarken tüm bunları dikkate aldık. 

Bir ürünün fiyatının yükselmesine neden olan en önemli etkenin lansman, tanıtım giderleri ve eczanelere MF (mal fazlası) adı altında verilen bedava ürün (bir tür indirim) olduğunu gözlemlemiştik. Kurduğumuz sistemde bu giderleri yok edip maliyetin düşmesini hedefledik ve başardık. Konvansiyonel yüksek maliyetli sistem piramidini tersine çevirerek dünyada bir ilki daha gerçekleştirdik. 


Konvansiyonel sistemde ürün üretildikten sonra tabloda da gördüğünüz üzere maliyeti yükselten pek çok unsur vardır. Bunlar sırayla ürün lansmanı, saha elemanlarının eczacı ve doktorlara ürünü tanıtması, kongre sponsorlukları, eczanelere bir pazarlama aracı olarak verilen MF, medya tanıtımı, TV reklamları olarak sayılabilir.

SY 5 Yıldız Sisteminde biz tüm bu harcama kalemlerini sıfırladık. 

4.2. SY 5 Yıldız Sistemi dünyada ilk kez gerçekleştirilen ve benzeri olmayan bir sosyal sorumluluk projesidir.  

Konvansiyonel sistemde bir üründen en son tüketici haberdar olurken SY 5 Yıldız sisteminde önce tüketici haberdar oluyor. Eczaneleri tüketici haberdar ederek ürünün getirilmesini sağlıyor. Biz bu sistemi kurarken tüketicinin en nitelikli ürünleri en uygun fiyatla TÜM ECZANELERDEN satın alabilmesini hedefledik.

Bu sistem üreticinin tüketiciyi yönlendirdiği bir sistem değil tam tersine tüketici topluluğu olan Sağlıklı Yaşıyoruz’un üreticiyi yönlendirdiği bir sistemdir.

Daha önce gıda takviyelerini bazı eczanelerden yarı fiyatına alma imkânımız bir eczacı odası tarafından engellenince bu sistem yaratıldı.

Sağlıklı Yasıyoruz ailesi olarak gıda takviyelerine uygun fiyatla erişmemizi sağlayan sistem gereği SY 5 Yıldızlı ürünleri sayfadan duyuruyoruz. Tekrar söyleyelim ki bizim bu projeden ayni veya nakdi herhangi bir kazanç̧ elde etmemiz söz konusu değildir. Bizim üretimimiz, ürünümüz ve satışımız vb yoktur. Biz sadece bu sistemi kurduk. Bu projenin kazananı nitelikli gıda takviyelerine uygun fiyatla erisen SY takipçileridir. Bizim de kazancımız TEV bünyesinde kurulan burs fonu ve bu burstan 2021-2022 öğretim yılında 150 tıp, eczacılık, beslenme diyetetik, hemşire, diş hekimliği vb sağlıkla ilgili fakültelerde okuyan öğrencilerin yararlanmasıdır.

Biz en başında söylediğimizden beri gıda takviyelerinin eczanelerden alınmasından yanayız. 

Ancak SY takipçilerinin mağdur edilmesini istemiyoruz.  SY 5 Yıldızlı bir ürünü bulmak için eczane eczane dolaşmak zorunda kalmalarından ve bazı eczacıların ürün kötüleyici dayanaksız sözlerine maruz kalmalarından çok rahatsız oluyoruz ve bu meslek mensuplarına yakıştıramıyoruz. Bugüne kadar yaptığımız eleştiriler eczacılık mesleğine değil takipçilerimizi mağdur eden az sayıdaki eczacılaradır. Biliyoruz ki çok sayıda eczacı SY takipçilerinin taleplerini yerine getirmektedir.

4.3. SY 5 Yıldız sistemi bazı çıkar gruplarını çok rahatsız etti

Tüketici son derece memnunken bazı kişiler SY 5 Yıldız Sisteminden rahatsız oldular.

SY takipçileri eczanelerden bu ürünleri talep ettikçe eczaneler önce depodan getirtmeye ardından raflarında bulundurmaya başladılar. Tüketicinin menfaatini kendi menfaatinden üstün tutan eczaneler SY 5 Yıldızlı ürünleri sorunsuz satarken az sayıdaki bazı eczaneler de çeşitli çeldirici söylemlerle satmayıp tüketicileri daha pahalı ürünlere yönlendirmeye çalıştılar. (Bu konuda SY takipçilerinden gelen yüzlerce yorum bulunmaktadır.) Bu söylemlerin başında da “güvenmiyorum” geliyor.

4.3.1. “Güvenmiyorum” yanıltmacası

Başımdan ( @a.okancaglar ) geçen bir olayı  aktarmak istiyorum. Bir gün İstanbul’da Ataşehir’de bir eczaneye girdim. Almak istediğim bir VeNatura ürününü sordum. Kalfa bana yanlış̧ ürün önerince konuşmamızı duyan eczacı hanım yanımıza geldi. Eczacı hanımla aramda geçen konuşma:

– Okan: “VeNatura hakkında ne düşünüyorsunuz?” 

– Eczacı: “GÜVENMİYORUM”

– Okan: Vefa İlaç’ta başka firmalar tarafından fason olarak ürettirilmiş 2-3 ürün gösterip soruyorum: “Bunlara güveniyor musunuz?”

– Eczacı: “Hem de çok güveniyorum.”

Elime eczacının çok güvendiği bir marka ile  güvenmediği VeNatura D3 vitamini alıyorum. İkisinin de 1 damlasında 1000 IU D vitamini var, Biri 12 ml 48 TL, diğeri VeNatura 20 ml 19,90 TL. 

Güvendiği ürünü gösteriyorum hammadde menşei neresi diye soruyorum. Gururla “İsviçre” diyor. Güvenmediği VeNatura’yı uzatıyorum. Ona da bakıp “Aa bu da İsviçre imiş.” diyor. 

Ardından güvendiği markanın üretildiği yeri soruyorum gururlu bir tonda “Vefa İlaç” diyor. Ardından güvenmediği VeNatura’yı soruyorum “Aa bu da Vefa İlaç’ta üretilmiş” diyor.

Ardından raftan çok güvendiği başka bir markanın ürününü uzatıyorum ve nerede üretildiğini soruyorum. “Aa bu da Vefa İlaç’ta üretilmiş.” diyor. 

“Size bu eczanede güvenerek sattığınız 200 civarında Vefa İlaç’ta üretilmiş ürün gösterebilirim. VeNatura Vefa İlaç’ın sahibinin kendi markası.” Diyorum ve ekliyorum “Diğer güvendiğiniz ürünler Vefa İlaç’ta fason olarak ürettirilmiş. Nasıl olur da fason ürünlere güvenip firmanın kendi markasına güvenmezsiniz.”

Eczacı bunları bilmediğini, benden öğrendiğini söyledi. 

Her şey kolay olmuyor. Sağlıklı Yaşıyoruz’un bilinçli takipçileri ısrarla eczaneden istedikçe yavaş yavaş bu direnişler de kırıldı ve çoğu eczanede ürünler raflarda bulunmaya başladı. Bunu da hep birlikte başardık.

4.3.2. Bu sistemin göçertilmesi için her yol denendi.

Önce bazı üretici firmalar bize ne yaparlarsa bu sitemi durdurabilirler, bizim ne açıklarımız var gibi konuların konuşulduğu toplantılar yapmışlar. Toplantıya katılan hiç tahmin edemeyecekleri bir firma sahibinden tüm detayları öğrendim

VeNatura ürünlerinin dağıtılmaması için bazı ecza depolarına bile bu çıkar grupları ulaştı. Neler oldu neler… Belki bunları ilerde kendi kitabımda yazarım.  

Bu da yetmedi Bakanlıklara çeşitli şikayetlerde bulundular. Her yolu denediler. Sonuç alamayınca bu kez menfaati zedelenen iki kişi aracılığıyla Ticaret Bakanlığı’na Avukatı C.Ö. vasıtasıyla M.T. isimli tüketici (!) ve İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü’ne Avukatı M.Ş. aracılığıyla A.K. isimli tüketici (!) başvurarak woto.com/gida-takviyeleri yani bu dosyayı, Instagram ve Facebook saglikliyasiyoruzcom ve a.okancaglar hesaplarını şikayet ettiler.

Bu dosya ve hesaplar incelenmiş, Sağlık Bakanlığı’nın ve Tarım Bakanlığı’nın görüşleri alınmış herhangi bir aykırılık tespit edilmediği belirlenmiştir. Bunun yanında bizim VeNatura ürünlerinin ÖRTÜLÜ REKLAMINI yaptığımız gerekçesiyle reklamı durdurma cezası verilmiştir. Yani Ticaret Bakanlığı biz para almasak bile bu işlemi örtülü reklam kabul ettiği için bundan sonra ben de Bakanlığın istediği formatta

#işbirliği” veya “#reklam” vb yazarak devam edeceğim.

Ne oldu sistemi göçertebildiler mi? Tabii ki hayır…

5. Gıda takviyesi alanında Türkiye’de gerçekleşmesine vesile olduğumuz “ilk”ler

Bizim takipçilerin sayısı arttıkça ve insanlar bilinçlendikçe bu üç firma yetkilileri bizlerin taleplerini dikkate almaya başladı. Bu alanda Türkiye’de pek çok “ilk”in gerçekleştirilmesini sağladık.

Gerçekleştirilmesini sağladığımız “ilk”ler den de biraz söz edelim.

O tarihlerde Türkiye’de katkı maddesi olmayan D vitamini hiç yoktu. Zararları gösterilmiş BHA ve BHT içeren damla ve ampul olarak vardı. 

İzlediğimiz bir videoda Dr. Hollis D vitamininin yarılanma ömrünün 24-48 saat olduğunu, o nedenle de günlük dozlarla alınmasının daha etkili olduğunu anlatıyordu. Günlük kullanım için çocukların kullandığı damla tek seçenekti ama dozu çok düşüktü. Biz de yurt dışından 10.000 IU’luk D vitamini kapsülü getirip kullanmaya başlamıştık. 

Bir firmadan talepte bulunduk ve damlasında izin verilen maksimum doz olan 1000 IU D vitamini olan damla üretmelerini, ihtiyacımız kadar kullanabileceğimizi belirttik. 2016 yılında ilk kez bizim zeytinyağı aldığımız yerden zeytinyağı alınarak katkı maddesi olarak sadece zeytinyağı kullanılan, 1 damlasında 1000 IU D3 olan damla yapıldı. 

Ardından D3 K2 üretilmesini istedik, 2017 başında istediğimiz gibi onu da ürettiler.

Derken başka bir firma 2018’de Sağlıklı Yaşıyoruz Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın’ın yaptığı ilk araştırma sonucuna göre magnezyum çıkardı. 

Türkiye’de titanyum dioksit ilk kez bizim isteğimiz üzerine, bizim kullandığımız ürünlerde tablet kaplaması olmaktan çıkarıldı.

Türkiye’de o tarihlere kadar siyanokobalamin ve hidroksikobalamin vardı. Bizim taleplerimiz üzerine B12’nin doğal formları olan metilkobalamin ve adenozilkobalamin de üretildi.

Gönül istiyor ki kullandığımız gıda takviyelerinde katkı maddesi hiç olmasın. Ancak üretim teknolojileri maalesef buna imkân vermiyor. Biz de en azından imkân verebilenlerde silikondioksit ve maltodekstrin yerine esmer pirinç kullanılmasına vesile olduk

Çinko + bakır, K2 kompleks, iyot damla vb onlarca ürün SY’nin talebi üzerine üretildi ve üretiliyor. 

Çok yeni bir teknoloji ile üretilen lipozomal formda gıda takviyeleri de bizim isteğimiz üzerine Türkiye’de ilk kez ithal edildi ve VeNatura ilk lipozomal ruhsatı alan marka oldu. Zaman içinde de İnşallah bu ürünler Türkiye’de de üretilir.

Fonksiyonel Tıp doktorlarının reçete ettiği yurt dışından getirilen pek çok ürün artık Türkiye’de üretilmeye başlandı. VeNatura’nın ürün gamında 100’ü aşkın ürün bulunuyor.

Kısaca bir sosyal sorumluluk projesi olarak başladık, kullandığımız gıda takviyelerine yön verebilir noktaya geldik. Başka bir deyişle üreticini tüketiciyi yönlendirdiği bir sistem yerine, tüketicinin üreticiyi yönlendirdiği bir sitemi kurduk. 

6. KULLANDIĞIMIZ GIDA TAKVİYELERİ

(#işbirliği #reklam #reklam/tanıtım)

Rahmetli Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nun deyimiyle “MIŞ” gibi yapıp mevzuata uygun hale geldik.

6.1. Neden gıda takviyeleri kullanıyoruz.

Omega-3: Vücuda dışarıdan girmesi gereken esansiyel yağlardan olan Omega-3 / Omega-6 oranının 1/4 olması sağlıklıyken günümüz koşullarında beslenme yoluyla vücuda çok fazla Omega-6 girdiğinden bu oranın çok bozulduğunu öğrendik. Artık hayvansal gıdalardan yeterli Omega-3 alamadığımızdan bir yandan Omega-6 alımını azaltırken diğer yandan Omega-3 takviyesi kullanmaya başladık. Balık (hamsi, sardalya, istavrit) veya 3 saatte pişen tavuk yediğimiz gün Omega-3 takviyesi kullanmıyoruz.

D Vitamini: D vitamininin vücutta pek çok işlevi olduğunu, yarılanma ömrü kısa olduğundan yazdan güneşlenerek depolanan D vitamininin kış boyu yetmeyeceğini öğrendikten sonra güneşlenmediğimiz her gün D vitamini takviyesi almaya başladık. D Vitaminimizi doktorumuzun önerisiyle 100 ng/ml düzeyinde tutmaya çalışıyoruz

K2 Vitamini: D vitamini düzeyinin yüksek olmasının kalsiyum emilimini artırdığını, fazla kalsiyumun damarlarda veya böbreklerde birikmesi yerine bulunması gereken yerlere, yani kemik ve dişlere yönlendirilmesinin K2 vitamini tarafından yapıldığını öğrendikten sonra K2 vitamini kullanmaya başladık.

Q10: CoEnzim Q10 maddesinin yaşla birlikte vücutta azaldığını ve vücudun yeterince üretemediğini öğrendiğimiz için CoEnz Q10’u düzenli olarak takviye etmeye başladık.

B12 Vitamini: B12 seviyemizi doktorumuzun önerisiyle 800-1000 pg/ml aralığında tutmaya çalıştığımız ve biz yeterince hayvansal gıda tüketmediğimiz için B12 vitamini alıyoruz.

Çinko + bakır: Biz birkaç senedir et yemiyor, vejetaryen/peskataryen besleniyoruz. O nedenle beslenme yoluyla yeterli çinko alamadığımız için pandemi başlangıcından beri doktorumuzun önerisiyle düzenli olarak çinko + bakır kullanmaya başladık.

Magnezyum: Topraklarda yeterli magnezyum kalmadığı için yediklerimizden ihtiyacımızı karşılama imkanı olmadığından ve magnezyumun vücutta 300’den fazla görevi olduğunu öğrendikten sonra magnezyum takviyesi kullanmaya başladık.

İyot: Biz rafine tuz kullanmadığımız için ve besinlerden de yeterli iyot alamadığımızdan doktorumuzun önerisiyle ve doktorumuzun önerdiği düzeyde tutabilmek için belirli aralıklarla iyot takviyesi kullanıyoruz

Bunlar bizim özelimizde doktorlarımızın önerileri ve okuduklarımızı sentezlememiz sonucunda bir kısmı 8-10 yıldır kullandığımız takviyeler.

6.2. Biz kendi kullandığımız gıda takviyelerinin kullanım aralıklarını (periyotlarını) nasıl belirliyoruz.

Herkesin beslenmesi, sindirim sistemi, mikrobiyotası, kısacası bedeni birbirinden farklı. Dolayısıyla da mikro besin ihtiyaçlarının da farklılık göstermesi çok doğal.

Biz merada otlayan, doğal beslenen hayvanın etine ulaşamadığımız için yeterince et yemiyoruz (çok ender mecbur kalırsak yiyoruz). Et yemediğimiz için doğal olarak B12, çinko, demir gibi vitamin ve mineralleri yeterince alamıyoruz. Bunları takviye etmek zorunda kalıyoruz.

Bir mikro besini takviye ederken bizim için önemli olan kanda veya hücre içindeki seviyesini referans aldığımız doktorlara göre optimal sağlık aralığında tutmak oluyor.

Örneğin D vitaminimizi eski doktorumuzun önerisiyle 100 ng/ml civarında tutmaya çalışıyoruz. Burada önemli olan takviye/ilaç alıp 100 ng/ml düzeyine getirip bırakmak değil çünkü D vitamini yarılanma ömrü kısa. Takviye etmeyi bıraktığınız anda düşmeye başlıyor. Yazın bizim usulüne uygun güneşlenme imkanımız var. Bunu UVB ışınlarının gelmeye başladığı ilk günden son güne kadar değerlendiriyoruz. Usulüne uygun güneşlenebildiğimiz için güneşlendiğimiz günler D vitamini takviyesi almıyoruz. Yaz sonunda ölçüm yaptırdığımızda 110-130 ng/ml aralığında kaldığımızı görüyoruz. Güneşlenmediğimiz aylarda ise rahmetli Prof. Dr. Ahmet Aydın hocanın bize göre tüm dünyanın örnek alması gereken vücut ağırlığının her 10 kilosu için 1000 IU idame doz önerisine uyarak D vitaminimizi istediğimiz düzeyde tutuyoruz.

Aynı şekilde B12 vitaminimizi de her gün aldığımız takviyeyle 800-1000 pg/ml aralığında tutabilirken ferritin düzeyimizi 60 civarında tutmak için her gün takviye almamıza gerek olmuyor. Haftada 1-2 lipozomal demir + C vitamini alarak istediğimiz düzeyde tutmaya çalışıyoruz. Bazen unuttuğumuz da olabiliyor. Ayaklarım üşüdüğümde unuttuğumu anlıyorum. Yani ayaklarımın üşümesini vücudumun gösterge panelinin uyarısı olarak kabul ediyorum.

Kısacası bizim için önemli olan bir değeri optimal aralıklarda sürekli olarak tutabilmek. Bunu da başlangıçta sık tahlil yaptırarak oturttuk. Bir süredir senede bir SY paneli yaptırıyorduk. Maalesef pandemi nedeniyle bu aksadı.  

6.3. Bizim düzenli olarak kullandığımız gıda takviyeleri

6.3.1 Omega-3 

Omega-3 Deneyimlerimizi anlattığımız canlı yayını izlemek için fotoğrafın üzerine tıklayın. 30 05 2021

Her gün 180-300 gram arası hamsi, istavrit, sardalya (1) veya oltayla tutulmuş balık, veya merada otlayan hayvan eti yiyebiliyor olsak Omega-3 almak zorunda kalmazdık. Biz balık yediğimiz gün Omega-3 takviyesi almıyoruz. Omega-3 aleyhine, Omega-6 lehine bozulmuş olan Omega-3 / Omega-6 dengemizi kurmak yani ideal oran 1/4 oranına getirmek için (2) her gün yaşımız ve yıpranmışlığımızı göz önüne alarak yaklaşık 2 gramın üzerinde EPA + DHA içeren Omega-3 takviyesi alıyoruz. 

Diğer taraftan Omega-6 ağırlıklı besinlerden mümkün olduğunca uzak duruyoruz. Önemli olan Omega-3 / Omega-6 dengesinin 1/3 – 1/4 olması. Eğer Omega-6 ağırlıklı beslenseydik de omega-3 takviyesi alsaydık paramızı sokağa atmış olurduk. Önce beslenmenin düzenlenmesi geliyor.

Biz 0mega-3 / Omega-6 oranını ve kan yağlarını ölçen Sessiz İnflamasyon Paneli Testini birkaç kez yaptırdık. Her gün düzenli olarak Omega-3 kullanmamıza rağmen eski insanların sahip olduğu 1/1 1/2 oranlara ulaşamadığımızı gördük. En son geldiğimiz nokta 1/3,71 olmuştu. Yani günümüzde kabul edilebilir 1/4 oranından daha iyi bir noktaya geldik. Bu test yurt dışında yapıldığından ve çok pahalı olduğundan artık yaptırmıyoruz çünkü artık bu oranı korumak için düzenli olarak takviye etmemiz gerektiğini biliyoruz.

Sağdaki tahlil sonucunda, sağ alt köşede Omega-6 / Omega-3 oranının 3,7 / 1 olduğunu göreceksiniz. Zaten çubuk diyagramda da turuncudan yeşile geçmiş olduğum belli oluyor. İşte biz Omega-3’ü bu dengenin Omega-6 lehine bozulmaması için alıyoruz. Onun için de her zaman söylüyoruz ÖNCE BESLENME… 

Omega-3’ü yağlı bir öğünün sonrasında alınca biyoyararlanımının yükseldiğini öğrendiğimizden Omega-3 ‘ü yemeğin sonunda alıyoruz. Omega-3 ile CoEnzim Q10 birlikte alındığında Q10 emiliminin azaldığını Dr. Baybars Türel hocamızdan öğrendikten sonra Q10’u sabah kahvaltıdan sonra, Omega-3’ü ise yemekten sonra almaya başladık. Tersini yapmıyoruz çünkü Q10 enerji veriyor ve gün boyu bu enerjiden yararlanıyoruz. Akşam alsak uykumuzu kaçırabilir.

Omega-3 satın alırken aradığımız kriterler:

a) Eczanede satılıyor olması 

İnsan sağlığı için son derece önemli olan gıda takviyeleri de ilaç gibi eczanede satılıyor olmalıdır. Biz sadece eczanede satılan ürünlerden kullanıyoruz. Maalesef gıda takviyelerinin bir bölümü network marketing firmaları tarafından, ‘insanların para kazanmak uğruna yakınlarına, arkadaşlarına satış yaptıkları sistemle’ pazarlanmaktadır.  Değil gıda takviyesi bu şekilde pazarlanan hiçbir ürün almıyoruz. İnsanlar bu konuda öyle aldatılıyorlar ki anlatmakla bitmez. Bizim bir günde aldığımız EPA + DHA değerini bir şişesinin bile karşılamadığı ürünler dolaşıyor piyasada.

b) IFOS onayı

IFOS International Fish Oil Standards adıyla Kanada’da bir üniversite bünyesinde kurulmuş Uluslararası Balık Yağı Standardı diye bir kuruluş var. Bu bağımsız kuruluş tüketicinin kullandığı ürünü her parti için ayrı ayrı dört önemli kritere göre analiz ediyor ve belgelendiriyor. Ürünün içerdiği aktif madde konsantrasyonu, oksidasyon seviyesi, ağır metal kalıntısı ve dioksin seviyelerine bakılıyor. Bu dört kriterin ikisinde WHO (Dünya Sağlık Örgütü) kriterlerinden iki kat daha katı IFOS kriterleri. Ürün, kriterlerin her birinde standardı aştığında bir yıldız alıyor, hepsinden aşarsa bir yıldız daha ekleniyor ve o ürüne 5 yıldız veriliyor. 

Kullandığımız bir ürünün bağımsız bir kuruluş tarafından analizinin yapılmış olması bize güven veriyor. Biz satın aldığımız ürünün üzerindeki tarih ve parti numarasını http://www.nutrasource.ca/ifos/ bu siteden girip o ürünün onay alıp almadığını görebiliyoruz. Maalesef dünya çapında faaliyet gösteren bazı firmalar ABD ve AB’deki ürünleri için IFOS 5 yıldızı alırken Türkiye’ye verdikleri ürünlere almıyorlar. Yani bir ürünün üzerinde IFOS logosunu bile görecek olsanız acaba o ürün için onay alınmış mı diye bakmak gerekiyor. Biz bu şekilde IFOS onayı olmadığı halde varmış gibi gösteren örnekler de gördük. (2) (3) (4) (5) 

IFOS ANALİZ SONUÇLARINA (OMEGA-3) NASIL ULAŞILIR? 

Kullandığımız ürünle ilgili analiz raporlarına aşağıdaki şekilde ulaşabiliriz:

1- http://consumer.nutrasource.ca/ifos/  adresine gidin.

2- Explore Product Results’a tıklayın.

3- Alfabetik sıraya göre düzenlenmiş ifos onayı alan firmalar listesinden aradığınız firmayı örneğin Vefa İlaç’ı bulun ve tıklayın.

4- Product name dosyasında VeNatura Omega 3 başlığı altında batch/lot (parti numarası), expiry date (son kullanma tarihi) ve category (kategori) bilgilerini göreceksiniz. Elinizdeki ürünün üzerinde yer alan son kullanma tarihi ve seri numarası ile karşılaştırın. Şayet aynı ise aradığınız ürünü buldunuz demektir. 

5- VeNatura Omega 3’e tıklayın. IFOS Product sayfasına yönlendirileceksiniz. Orada ürünle ilgili analiz sonuçlarını göreceksiniz:  

⭐️ Omega-3 yoğunluğu etikette yazdığı gibi mi – YES (Evet) 

⭐️ IFOS’un oksidasyon standartlarını karşılıyor mu – YES 

⭐️ IFOS’un PCB, PCDD/F standartlarını karşılıyor mu – YES 

⭐️ IFOS Ağır Metal standartlarını  karşılıyor mu – YES 

⭐️ IFOS’un tüm analiz kriterlerini karşılıyor mu – YES

 Keşke her ürünün her partisinin analizine bu şekilde ulaşabiliyor olsak.

c) Trigliserid formunda olması ve kutusunda belirtilmesi

Piyasada iki çeşit ürün var. Emilimi yüksek ve saflaştırılmış olan Trigliserid (TG) formu, emilimi neredeyse diğerinin 1/3’ü olan etil ester (EE) formu. (6)

Maalesef en çok bulunan ve yaygın olarak satılan da EE formu. Satın aldığınız bir ürünün kutusunda trigliserid formunda olduğu özellikle belirtilmemişse bilin ki o ürün etil ester formundadır. Yağsız bir yemekle bu ürünü aldığınızda emilimi %20’lere kadar düşmektedir. Omega-3 takviyesini yağlı bir yemekle alın başlıklı yazımızı mutlaka okuyun. (6)  

d) EPA ve DHA miktarı

Biz Omega 3’ü, içindeki EPA + DHA yağ asitleri için alıyoruz. EPA kalp ve damar sağlığı için, DHA ise beyin sağlığı için çok çok önemli. Maalesef pek çok insan kutunun üzerindeki Omega 3 miktarına bakıyor. Oysa bakılması gereken Omega-3 miktarı değil “EPA + DHA” miktarlarının bir kapsülde kaç miligram olduğudur. 

Biz doktorların önerileri doğrultusunda her gün 180- 300 gram hamsiye (7) tekabül eden 2 gramdan fazla  EPA + DHA içeren Omega 3 alıyoruz. Eskiden 4 kapsül alarak bu dozu elde ediyorduk. Artık bu miktarı iki kapsülle alabileceğimiz yani bir kapsülde 1000 mg ‘dan fazla sadece EPA + DHA olan ürünleri tercih ediyoruz.  

Bizim Ekim 2021 tarihi itibarıyla kullandığımız Omega-3 1600‘ün bir kapsülünde EPA=640 mg + DHA=480 mg olmak üzere toplam 1120 mg EPA + DHA var. Bu şişenin üzerinde yazan değer. IFOS analiz sonucuna bakacak olursanız EPA + DHA toplamının 1154 mg olduğunu görürsünüz. 

e) Koyu renk cam şişede olması

Omega-3 çok hassas bir yağdır. Hava almaması ve bozulmadan tüketilmesi gerekmektedir. Aldığımız ürün şişedeyse şişeyi açtıktan sonra hemen ağzını kapatıyor ve buzdolabında muhafaza ediyoruz.  Omega 3’lerimizi açılana kadar güneş görmeyen 20 derecedeki kilerde, açıldıktan sonra da buzdolabında tutuyoruz. Eskiden özellikle seyahatlerde blister ambalaj tercih ediyorduk. Ancak blister ambalajda kapsül aluminyuma değdiği için blister ambalajdan uzak durmaya çalışıyoruz. SY 5 Yıldızlı ürünlerin cam şişelerde olması için üretici firmadan talepte bulunduk.

Solda gördüğünüz Ultra Omega-3’ün 1 kapsülünde 576 mg EPA ve 432 mg DHA olmak üzere toplam 1008 mg EPA+DHA var. Bu ürün çıktığında Türkiye’de bir kapsülde en çok EPA+DHA içeren üründü. Bir firma bir süre sonra bu üründen küçük miktar daha fazla EPA+DHA içeren ürün yaparak, hatta Vefa İlaç’ta fason olarak ürettirerek Türkiye’de en fazla EPA+DHA içeren ürüne sahip oldu. Ben bu tür çıtayı ve kaliteyi yükselten rekabetten çok büyük keyif alıyorum çünkü sonuç tüketicinin menfaatine oluyor. 

Vefa İlaç / VeNatura’nın sahibi Ecz. Haleddin Guliyev de bu konuda çok hassas. O nedenle çok iyi anlaşıyoruz. Hemen Arge ve satın alma birimine talimat verdi ve o tarihlerde dünyada en yüksek miktarda EPA+DHA içeren hammadde bulundu ve sağdaki bizim şu anda kullandığımız Omega-3 1600 üretildi. Ancak bu olmasa bile rahatlıkla Ultra Omega-3 kullanabiliriz.

Omega-3 takviyesini Omega-3 aleyhine Omega-6 lehine bozulan Omega-3 / Omega-6 dengesini düzeltebilmek için alıyoruz. O nedenle kullandığımız ürünün içinde Omega-6 bulunmamasına özellikle dikkat ediyoruz. 

6.3.2 KoEnzim Q10 

Eski doktorumuz Omega-3 ile birlikte güçlü bir antioksidan olan Q10 almamızı, Q10’u da ubiquinol formunda almamızı önermişti. Ancak zaman içinde öğrendik ki ubiquinol formu mide asidiyle buluşunca okside oluyor, ubiquinona dönüşüyor. Biz bunu ilk kez fonksiyonel tıp kitabının yazarı Dr. Mustafa Atasoy!dan duyduk. Daha sonra Gömeç toplantısında çıkarılacak ürün listesini hazırlarken Dr. Baybars Türel hoca da aynı şeyi söyleyince ubiquinol almayı bırakıp ubiquinona döndük.

Yine bu toplantıda Q10’un Omega-3 ile bilikte üretilmesi konusu tartışılmış, Baybars hoca birlikte alındıklarınca Q10 emiliminin düştüğünü belirtmişti. Birlikte olmasının pratik olduğunu düşünenler yine de üretici ile görüşülmesini istemişlerdi. Üretici firma Vefa İlaç’ın sahibi Ecz. Haleddin Guliyev birlikte üretilirse ürünün stabilitesini garanti edemeyeceğini söyleyince ayrı ayrı üretilmesinin daha doğru olacağına karar verildi.

Q10 bizim 365 gün içtiğimiz gıda takviyelerinden.  Bugüne kadar çok kişinin yüzümüzü inceleyip ameliyat izi aramasının altında sağlıklı beslenmenin ve yaşamanın yanısıra Q10 kullanmamız olduğunu düşünüyoruz. 

Q10 da yağlı bir öğünün sonrasında alınınca biyoyararlanımı yükseliyor.  Biz kahvaltıda yeterince yağ tükettiğimiz için Q10’u kahvaltının sonunda  alıyoruz ve gün boyu verdiği enerjiden yararlanıyoruz. Bu noktada yine Baybars hocamızın bir uyarısı oldu. Q10 aldıktan iki saat önce ve iki saat sonra çok ter atılan spordan veya saunadan uzak durulması gerektiğini söyledi.

Her gün düzenli olarak en az 200 mg CoEnz Q10 alıyoruz.

PQQ+Q10+ALA (alfa lipoik asit) veya ASTAKSANTİN (yaz aylarında)

Biz doktorumuz Baybars Türel’in önerisiyle yukarıda da belirttiğimiz gibi 200 mg Q10 ‘u düzenli olarak alıyoruz. Ayrıca kahvaltıdan sonra PQQ (20 mg) + Q10 (100 mg) + ALA (100 mg)  içeren üründen bir adet alıyoruz, böylece 300 mg Q10 almış oluyoruz.

Yazları PQQ+Q10+ALA almıyoruz. Güneş koruyucu etkisinden yararlanmak için 12 mg Astaksantin Q10’un yanında alıyoruz. Bizim için vaz geçilmez olan 200 mg Q10. Ayrıca PQQ+Q10+ALA veya Astaksantin olmazsa olmazımız değil. İmkanımız olduğu için alıyoruz olmasaydı almak için kendimizi zorlamazdık. 

6.3.3 D Vitamini + K2 Vitamini 

D vitamini hikayemiz:

Yaz aylarında her gün öğle saati 20 dakika usulüne uygun koruyucusuz güneşlendiğimiz günlerde D vitamini takviyesi almıyoruz. (3) UVB ışınlarının bulunduğumuz yere ulaşmadığı zamanlar ve usulüne uygun güneşlenemediğimiz günlerde D3 vitamini takviyesi alıyoruz. (4) 

Biz 2013 yılından beri D Vitaminimizi 100 ng/ml’nin üzerinde tutuyoruz. Nasıl olduğunu aktaralım. Önce eski doktorumuzun önerisi doğrultusunda D Vitamini tahlilimizi yaptırdık ve 300.000 IU’luk D Vitamini ampulünü kış aylarında 15 günde veya yaz aylarında ayda bir kullanmaya başladık. Tabii ki o yıllarda bu ampulün içinde BHT E321- (Butilli Hidroksi Toluen) olduğunu ve yüksek dozlarda almaktansa günlük dozların daha etkili olduğunu bilmiyorduk.  

Daha sonra okuduğumuz makalelerden öğrendik ki D Vitamininin günlük dozlarla alınması çok daha sağlıklı. Bu konuyu “D Vitamininin İşlevleri”  başlığıyla paylaştık.  Google’da “D Vitamini yarılanma ömrü+woto” diye aratacak olursanız ilk sırada bu dosya çıkacaktır, mutlaka bu dosyayı inceleyin. 

Türkiye’de o dönemde günlük 10.000 IU alabilmek için; 

▪️ Bir damlasında 133 IU (Ünite) bulunan, BHA (E 320)  (Butilli Hidroksi Anisol)  içeren D vitamini damlasından 75 damla

▪️ Bir pufunda 400 ünite bulunan nano spreyden 25 puf, 

▪️ Bir tablette 1000 IU olan ithal ürünlerden 10 adet gerekiyordu. 

Tabii ki bunlar bize akılcı görünmedi ve yurt dışından hiçbir katkı maddesi olmayan ürün getirip kullanmaya başladık.  

Yurt dışından ürün getirme imkanı olmayıp benzer dozlarda ürün kullanmak isteyen arkadaşlarımız ise mecburen BHA’ya razı olup 75 damla D Vitamini almaya başladılar. Kar zarar hesabı yapınca tabii ki D Vitamini kazancı, BHA’nın zararından daha fazlaydı. Birçok doktor bir şişesinde 50.000 ünite bulunan D Vitamini damlasını, haftada bir şişe olarak önermeye başladı.   

Biz yazın D Vitamini takviyesi kullanmadan her gün usulüne uygun olarak güneşleniyoruz. Yaz sonunda  D Vitamini düzeyimiz 110 – 130 ng/ ml civarında çıkıyor. Güneşlenmediğimiz aylarda ise her gün 10 bin ünitelik D Vitamini takviyesi alıyoruz. Ancak ister D Vitamini takviyesi alalım istersek de usulüne uygun olarak güneşten doğal yollardan D Vitamini sentezliyor olalım her gün 200 mcg K2 Vitamini  alıyoruz.

D3 vitamini takviyesi aldığımızda veya güneşlendiğimizde vücudumuzdaki D vitamini düzeyi yükseliyor. D vitamini düzeyi yüksek olduğunda kalsiyum emilimi artıyor. Kalsiyumun damarlarda birikmemesi, böbreklerde taş yapmaması, kemikler ve dişler gibi gereken yerlere yönlendirilmesi için K2 vitamini öneriliyor. Her gün iki üç yıl olgunlaşmış peynirden 100 gram civarında yiyemediğimiz, yeterince sadeyağ da kullanmadığımız için K2 vitamini takviyesi kullanıyoruz. (5) (6)

Biz D Vitaminimizi doktorumuzun önerisiyle 100 ng/ml düzeyinde tutmaya çalışıyoruz.  Kullandığımız D3K2’nin 1 damlasında 20 mcg K2 olduğu için günlük 200 mcg K2 almış oluyoruz. Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın günlük alınması gereken ideal K2 miktarının kilo başına 2 mcg olduğunu belirtiyor. Bu ürün kilo başına ideal K2 miktarını sağlıyor. Örneğin, 50 kg ağırlığındaki bir kişi 5000 IU D3 vitamini aldığında beraberinde 100 mcg K2 vitamini almış oluyor; böylece kilo başına 2 mcg K2 vitamini 50 x 2 = 100 olacak şekilde karşılanmış oluyor. 

Nurçin 2019’da yaptırdığı kemik yoğunluğu ölçümü sonrasında osteoporoz riskine karşı fonksiyonel tıp uygulayıcısı Dr. Baybars Türel Nurçin’e yüksek doz K2 Kompleks tavsiye etti. K2 vitamininin yüksek dozlarda bile toksik olmadığını, 45 mg ile yapılan çalışmalarda yan etki görülmediğini, güvenle kullanabileceğini belirtti. Bunun üzerine bir kapsülde 1250 mcg K2 bulunan bir K2 kompleks takviyesinden günde 2 adet kullanmaya başladı. Bir kapsülde 1000 mcg MK-4, 250 mcg MK-7 formunda K2 vitamini bulunuyor. Bu ürünü yurt dışından getirdik. Ancak Vefa İlaç/VeNatura’dan böyle bir ürün üretmelerini istedik. 1 damlasında 60 mcg MK-7 ve 140 mcg MK-4 olan K2 Kompleks damla üretildi. Nurçin artık bu üründen sabah akşam 6’şar damla kullanıyor. Böylece yurt dışından getirdiğimiz ürünlere dünya kadar döviz ödemekten kurtulmuş olduk.

K2 için önemli not: Kardiyolog Dr. Baybars Türel ve Kardiyolog Dr. Zülfikar Daneoğlu “K2 vitaminini sadece warfarin etken maddeli kan sulandırıcı ilaç kullananlar alamaz. Onun dışındaki kan sulandırıcı ilaçları kullananlarda K2 almanın sorun olmaz.” diyorlar. Bu konuda @saglikliyasiyoruzcom IGTV ve You Tube Sağlıklı Yaşıyoruz kanalındaki videoları izleyebilirsiniz.

BHA (E320) ve BHT (E321) nedir? 

Bu iki  madde ile ilgili Kemal Özer’in yazdığı “Yediklerinizin İçinde Ne Var” kitabında Sayfa 97’de aynen şöyle diyor: 

Prof. Dr. Ahmet Aydın’a göre D vitamini günlük idame dozu ne kadar olmalı? 

       HER KİLO İÇİN 100 IU D3 VİTAMİNİ UYGUNDUR!

Rahmetli Prof. Dr. Ahmet Aydın Hoca Beslenme Bülteni sitesindeki “Bütün Yönleriyle D Vitamini” başlıklı yazısında  özetle şunları söylüyor:

▪️ D vitamini almanın ideal yolu güneşlenmektir. Ama maalesef çok büyük bir bölümümüzün D vitamini düzeyleri son derece düşüktür. Bu nedenle takviye almak şarttır. İdeali takviyeye başlamadan önce 25 OH D vitamini düzeylerimizi ölçtürmektir. Normal düzeyler 40-110 ng/mL arasındadır.

▪️ İğne yapılmasına gerek yoktur çünkü ağızdan alınan da aynı derecede etkilidir.

▪️ Resmi çevreler günde 400 IU D vitamini önerirken dünyanın en önemli D vitamini uzmanları günlük fizyolojik D vitamini ihtiyacının bu rakamların en az 10 katı, yani en az 4000-10000 IU olması gerektiğini söylemektedirler.

▪️ 2.5 kg’ın altındaki çocuklara D vitamininin günlük damla olarak verilmesi tercih edilir. Her kilo için 100 IU uygundur. 

 Bu yazının tamamını okumanızı tavsiye ederiz. 

 Dr. Bruce W. Hollis: “Günde 10.000 IU’ya kadar dozlar ve dolaşımda 100 ng/ml düzeyinde 25(OH) D olması insan fizyolojisi için normaldir, toksik olarak nitelendirilmemelidir.” 

Biz hem rahmetli Prof. Dr. Ahmet Aydın hocanın yazısını hem de Dr. Hollis’in yazısını referans alarak, takviye aldığımız günlerde 10 damla D3K2 Vitamini alıyoruz. D3K2 damlayı bir çay kaşığına damlatıp kahvaltıdan sonra içiyoruz. 

Kahvaltıda yeterince yağ tüketiyoruz. O nedenle ayrıca yağa damlatma ihtiyacı duymuyoruz.

6.3.4 B12 vitamini veya B Trio 

Metilkobalamin veya MA (Metilkobalamin + Adenozilkobalamin) veya B Trio (Metilkobalamin + Metilfolat + P5P)

B12 Vitaminimizi doktorumuzun önerisiyle 800-1000 pg/ml düzeyinde tutmaya çalışıyoruz. Eskiden siyanokobalamin formunda iğne yaptırıyorduk. Artık B12 Vitamininin doğal formu olan metilkobalamin formunda B12 veya iki biyo yararlanımı yüksek formu olan metilkobalamin (500 mcg) + adenozilkobalamin (500 mcg) B12 MA Türkiye’de bulabiliyoruz ve kullanıyoruz.

Biz merada otlayan hayvan eti bulamadığımız için et yemiyoruz. O nedenle de B12 vitaminimizi sürekli takviye etmek durumunda kalıyoruz.

B12 düzeyimizi yükselttikten sonra folat (folik asit-B9) takviyesine başladık çünkü bizim doktorlar B12 vitamini yükselmeden folik asit takviyesini önermiyor. Biz folik asit (folat) düzeyimizi 15-20 ng/ml aralığında tutmayı hedeflemiştik. Bu amaçla piyasada bulunan Metilkobalamin ve Metilfolat (folik asitin-folatın aktif formu) bir arada olan dil altı tabletlerinden kullandık. Sonra tahlilde folik asitimiz yüksek çıktı ancak B12 istediğimiz düzeydeydi. O zaman B12 takviyesini her gün kullanırken metilfolatı her gün kullanmama kararı verdik.

Bir süredir ayın tek günlerinde  (1,3,5 gibi) yalnızca B12 , bir ay metilkobalamin, bir ay da metilkobalamin + adenozilkobalamin olmak üzere kullanıyoruz. Ayın çift günlerinde de (2,4,6 gibi) üç B vitaminini yani B12, B9 ve B6 içeren B Trio kullanıyoruz. Yani B12’yi her gün, metilfolat ve P5P’yi gün aşırı almış oluyoruz. Pandemi nedeniyle düzenli tahlil yaptıramadığımız için şimdilik bu şekilde kullanıyoruz. Tahlil yaptırdıktan sonra gerekirse revizyon yaparız.

B12 ile C vitamininin birlikte kullanılmamasına dikkat ediyoruz.

6.3.5 Çinko + bakır 

Daha önce tahlil sonuçlarına göre kullandığımız Çinko + Bakır takviyesini pandemi başlangıcından beri doktorumuzun önerisiyle düzenli olarak kullanmaya başladık. Bunun en önemli nedeni çinkonun bağışıklık açısından çok önemli olduğunun söylenmesi ve et yemediğimiz için eksik aldığımızı düşünmemiz.

Biz pikolinat formunda çinko kullanıyoruz. Çinko vücutta bakırı azalttığından Çinko Pikolinat + Bakır içeren takviye kullanıyoruz. Çinko+bakır birlikte olan takviyelerde oranın 10/1 olması doktorlarca öneriliyor. Türkiye’de gıda takviyelerinde izin verilen çinko miktarı 15 mg olduğundan kullandığımız üründe 15 mg çinko 1,5 mg bakır bulunuyor.

Sabah aç karnına bir kapsül alıyoruz. Çinko için günün her saatinde alınır deniyor. Zaten kullandığımız ürün enterik (bağırsakta çözünen) kapsül olduğundan mideye rahatsızlık vermiyor. Ayrıca düzenli olarak kullandığımız bu üründe başlangıçta siliko ndioksit ve maltodekstrin katkı maddeleri vardı. Yapılan arge çalışmaları sonucunda ABD’de yüksek nitelikli gıda takviyelerinde kullanılan Ribus (esmer pirinç) bu ürünle uyum gösterdi ve katkı maddesi olarak artık sadece esmer pirinç var. Bu da Türkiye’deki ilklerden biri.

Biz eskiden çinko değerimize kanda (plazmada) baktırıyorduk. Sağlıklı Yaşıyoruz’un sayesinde Türkiye’de ilk kez hücre içinde (eritrosit içi) bakılmaya başlandı. Biz şu anda çinko değerimizi (eritrosit içi) 1500-2000 ug/dl aralığında tutmayı hedefliyoruz. 

Pek dışarı çıkmıyoruz ama dışarı çıkacaksak virüse maruz kalma ihtimaline karşı bir adet çinko asetat pastil alıyoruz.

6.3.6. Magnezyum Sitrat + P5P

Uzun yıllardır sürdürülen kimyasal tarım yöntemleri nedeniyle toprak mineraller açısından fakirleşti. Ayrıca tarlalar artık nadasa bırakılmıyor çünkü topraktan olabildiğince sık ve fazla ürün alınmaya çalışılıyor. Böyle olunca da yediğimiz ürünlerden yeterince magnezyum alamıyoruz, takviye olarak almak zorunda kalıyoruz. (7)

Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın değişik magnezyum bileşiklerinin biyo yararlanımlarını karşılaştıran iki çalışma yaptı. Çalışma sonuçlarını aşağıdaki grafikte görebilir ve hocamızın açıklamalarını videodan dinleyebilirsiniz. Bu çalışmalara göre yüksek dozda (400 mg) magnezyum sitrat 24 saat sonra özellikle kas dokusuna olmak üzere tüm dokulara geçiyor. B6 vitaminiyle birlikte olursa beyne geçişi de kolaylaşıyor.

https://youtube.com/watch?v=0y9GWi25jjY%3Fwmode%3Dtransparent%26rel%3D0%26showinfo%3D0%26autoplay%3D0%26loop%3D0%26repeat%3D0

Biz magnezyum düzeyimizi plazmada bakılmışsa 2,1 – 2,6 aralığında, eritrosit içinde yani hücre içinde bakılmışsa 4,5 – 6,8 aralığında tutmaya çalışıyoruz. Yıllardır sağlıklı besleniyor ve magnezyum takviyesi kullanıyoruz. Buna rağmen gerek plazmada gerekse de eritrosit içinde üst değerlere henüz yaklaşamadık. Magnezyum eksikliğinin belirtilerini yaşadığımız için her gün Saat 21:00 ‘de toplam 400 mg elementel magnezyum + P5P (Aktif B6) alıyoruz.

6.3.7 İyot

İyot denince akla ilk tuz geliyor. Maalesef böyle bir algı yaratılmış. Ancak yeterli iyotu tuzdan alabilmek mümkün değil. Biz “iyotlu tuz” adı altında satılan rafine tuzları kullanmıyoruz. Yediklerimizden de yeterli iyot alamadığımız için iyot takviyesi kullanmak zorunda kalıyoruz.

2013 yılında tiroidimdeki nodüller nedeniyle tiroidimi aldırmak üzereyken eski doktorumuzun önerisiyle yurt dışından yüksek doz  (Iodoral 12,5 mg) iyot getirterek üç yıl boyunca her gün kullandım. Bu hikayeyi ayrıntılı olarak Instagram @a.okancaglar hesabında okuyabilirsiniz. Daha sonra şunu gördük ki iyot konusu iki kenarı keskin bıçak. Mutlaka doktor kontrolünde çok dikkatli alınması gerektiği söylenen bir mineral. 

Fonksiyonel Tıp eğitimi gören doktorlar en fazla günde 1 mg öneriyorlar. Ben 3 sene her gün aldıktan sonra tahlil yaptırdığımda iyot değerim  1200 çıkmıştı. Daha sonra eski doktorumuz “Bütün hücrelerin artık doydu, kesebilirsin.” dedi ve ben de kestim. Bir süre sonra tahlil yaptırdığımda 52,36 ug/L çıkmıştı. Bunun üzerine her gün değil de gün aşırı almaya başladım. Tekrar tahlil yaptırdım, bu kez 941,99 mcg/g kreatinin çıktı. Uzun bir süredir haftada bir kez Pazar günleri alıyoruz. Bakalım tahlilde 600 civarında çıkacak mı. Amacım kreatinin ile düzeltilmiş iyot seviyemi 600 civarında tutabilmek.

Pandemi başladığında doktorlarımızın da önerisiyle 150 mcg’lık damladan her gün 2-3 damla kullandık. Bir süredir damla kullanmıyoruz. 

6.3.8 Demir

Biz ferritin değerimizi 60 ng/ml civarında tutmayı hedefliyoruz. Değerimizi düşürüp yükseltmek yerine düzeyi korumaya çalışıyoruz. Bu amaçla haftada 2 gün Lipozomal formda demir + C vitamini takviyesinden bir yemek kaşığı alıyoruz. Kahvaltıdan 2-3 saat sonra alıyoruz çünkü eskiden kapsül olarak alıyorduk. Kahvaltıda bazen peynir yiyip, çay içiyoruz.  Süt ve süt ürünleri ile çayın demir emilimini azalttığı, C Vitaminin ise artırdığı biliniyor. Eski alışkanlıkla böyle devam ediyoruz ancak lipozomal formlar mide asitinden etkilenmeyip doğrudan hücreye ulaştığından emilimi bu faktörlerden etkilenmiyor. Dolayısıyla her zaman alınabileceği söyleniyor.

Tahlil yaptırabildiğimizde ferritin değerimize göre gerekirse revize edeceğiz, ferritin değerimizin 100’ün üzerine çıkmasını istemiyoruz.

6.3.9 Tip 1 kollajen (keyfe keder)

Gömeç toplantısında üretilecek gıda takviyeleri belirlenirken bizim hanım doktorlardan da kaliteli bir Tip 1 kollajen üretilmesi isteği geldi çünkü ithal ürünlere çok yüksek fiyatlar ödüyorlarmış. Biz de ne kullanıyorsanız o hammadde ile üretilsin dedik ve Fransız Peptan hammaddesinden üretilmesinde karar kıldık.

Hanım doktorlar ısrarla isteyince biz de merakımızdan kullanmaya başladık. Bizi uzun süre görmeyenler yüzünüze ne yaptırdınız diye sorunca bizim de hoşumuza gitti ve devam ediyoruz. Dr. Baybars Türel hocaya her gün kullanılabilir mi yoksa ara verilmeli mi diye sorduk. Baybars hocadan sürekli kullanılabileceğini öğrendikten sonra biz de şimdilik kullanıyoruz. Geçenlerde bir hematoloji profesörü tanıdığımız ağızdan alınan kollajenin etkisi olduğuna inanmadığını söyledi. Bizim için kollajen takviyesi olsa da olur olmasa da olur.

Gece yatarken 1 sachet 5 gram hidrolize balık kollajeni + 60 mg hyaluronik asit + 90 mg C vitamini ve kahve ekstraktı içeren takviyeyi yarım çay bardağı suya karıştırarak içiyoruz. 

6.4. Özel durumlarda yani ihtiyaç halinde kullandığımız gıda takviyeleri

6.4.1 C vitamini

Biz bitkisel ağırlıklı besleniyor, bol miktarda hem pişmiş hem de çiğ sebze yiyoruz. Dolayısıyla düzenli olarak C vitamini takviyesi kullanmıyoruz. C vitaminini soğuk algınlığı durumunda veya grip olacakmışız gibi hissettiğimizde kullanıyoruz. Öncelikli tercihimiz bozulmadan hücreye ulaşan lipozomal C vitamini oluyor. Lipozomal formlar çok pahalı olduğu için ikinci tercihimiz Vitamin C Plus oluyor. O da yoksa en ucuzu olan enterik kapsüller de iş görüyor. 

Grip olacak gibi olduğumuzda ilk gün sabah öğle ve akşam bir çorba kaşığı lipzomal C içiyoruz. Ertesi gün genelde C Plus’a geçiyoruz. Çok ender olarak ikinci ve üçüncü gün de lipozomal içtiğimiz oluyor. Lipozomal pahalı bir ürün olduğu için malzemeden çalan müteahhit gibi biraz cimri davranıyoruz. Şişede az kaldıysa bitirene kadar içtiğimiz de oldu. 

Bizim doktorlar günde 4-6 grama veya ishal olana kadar C Vitaminini içebilirsiniz diyor. Genelde biz Plus içtiğimizde bir hafta sabah akşam devam ediyoruz. Lipozomal ürün içerek ishal olma şansımız sanıyorum yok. Çünkü lipozomal C bağırsakta durmayıp hücre içine giriyor. 

Artık C Vitamini seçeneğimiz çok fazla. Fotoğrafta soldan sağa bizim için öncelik sırasına dizdik. Tabii ki en etkilisi hücrenin. içine kadar hasarsız ulaşabilen lipozomal form. Ancak henüz Türkiye’de üretim yapacak teknoloji olmadığından Almanya’dan ithal geliyor ve burada şişeleniyor. Dolayısıyla pahalı bir ürün. Biz evde olağanüstü durumlar için bir şişe tutuyoruz. 

İkinci sıradaki C Vitamini Plus ürününde de patentli Pureway hammaddesi kullanılıyor. Bunun da lipozomale yakın emilimi olduğu söyleniyor. Üçüncü sıradaki ise SR (sustained release) yavaş salınımlı C vitamini. En sağdaki ise enterik kapsülde bulunan C vitamini. Bağırsakta çözündüğü için mideyi rahatsız etmiyor. 

6.4.2 D vitamini (ihtiyaç halinde yüksek doz)

8 yıldır grip olmuyoruz, olacak gibi hissedersek C vitaminine başladığımız gibi ekstra D vitamini takviyesi yapıyoruz. Eskiden ampul kırıp içerdik. Daha sonraları bir ampulü iki kişi paylaşıyorduk. Bizim isteğimiz üzerine 20.000 IU’luk D vitamini kapsülü çıkınca ondan evde bulundurmaya başladık. Aile hekimimiz yazabiliyor ve parasız alabiliyoruz. Bu gibi durumlarda ilk gün 2’şer adet, sonra bir hafta her gün 1 adet alıyoruz. Yeterince K2 vitamini aldığımızdan fazladan K2 almıyoruz.

6.4.3 Selenyum

Fonksiyonel Tıp doktorları Selenyum değerinin 100-160 mcg/L aralığında tutulmasını öneriyorlar. Biz 150’nin üzerinde tutmaya çalışıyoruz. Bunu günde 3 adet Brezilya ceviziyle sağlayabiliyoruz. Son tahlilde selenyum değerim 151,60 mcg/L çıkmıştı.

Brezilya cevizi dünyanın en zengin selenyum kaynağı. Brezilya cevizi yemeseydik gerektiğinde Selenometionin formunda (doğal formu) selenyum 200 mcg kullanırdık. Selenyum takviyesinin kullanımı aç tok fark etmiyormuş, saati de öyle… Selenyum takviye olarak omega-3 ve çinko ile birlikte alınırsa emilimi azalırmış..  Ayrıca 3-6 aydan uzun süre kullanılmasını bizim doktorlar uygun bulmuyor.

Biz Brezilya cevizi yediğimizden söz edince bazı takipçiler neden yerli ceviz veya fındık değil de Brezilya cevizi diyorlar. Brezilya ceviz türü değil, başka bir kuru yemiş. Amazon ormanlarında bulunan ağaçların meyvesi. Türkiye’ye genellikle Peru’dan geliyor. Türkçeleştirirken Brezilya cevizi veya fındığı denmiş. Dr.Baybars Türel hoca ile bir hesap yaptık. 7 adet Brezilya cevizinin içerdiği kadar selenyum alabilmek için 2 kg fındık yemek gerekiyor. Tabii ki bu imkansız.

Bu yıl Amazon ormanlarında Brezilya cevizi rekoltesi çok düşük olmuş. O nedenle Peru’dan geliş maliyetine göre fiyatının çok yükselme durumu var. Beklediğimizden fazla yükselirse takviye ile dönüşümlü olarak kullanabiliriz. 

6.4.4. Kurkumin

Nurçin omurgasını kırdığında inflamasyonu azaltmak için doktorlarımız sabah akşam kurkumin kullanmasını önermişlerdi. O zaman henüz lipozomal kurkumin olmadığından kapsül olarak kullandı. Şimdi olsa emilimi daha yüksek olsun diye lipozomal kurkumin alırdı.

6.4.5 Bazı belirtiler için fonksiyonel tıp doktorlarının önerdiği takviyeler

SY 5 Yıldızlı takviyelerin sayısı 100’ü aştı. Tabii ki biz hepsini kullanmıyoruz. Bunlar fonksiyonel tıp doktorlarının gerekli durumlarda reçete ettikleri takviyeler. Bize sayfadan kullanmadığımız ürünlerle ilgili soru sorulduğunda doğal olarak cevap veremiyoruz çünkü deneyimimiz yok, bilmiyoruz.

Rahatsızlık verici herhangi bir belirti ile karşılaştığımızda önce danışma kurulundaki doktorlara soruyoruz. Onlar da fonksiyonel tıp yaklaşımıyla öncelikle etkili olabilecek gıda takviyelerinden öneriyorlar. Örneğin Nurçin’in alerjik öksürüğü tuttuğunda Kuersetin önermişlerdi. Benim idrar yolları sorunum olduğunda Dr. Uğur Yavuzcan Cranberry D Mannoz ve C vitamini önerdi.

6.5. Torunlarımızın düzenli olarak kullandığı gıda takviyeleri

D vitamini: Rahmetli Prof. Dr. Ahmet Aydın hoca ve bizim çocuk doktorlarımızın önerisi doğrultusunda vücut ağırlıklarının 10 kilosu için damlasında 1000 IU olan damladan 1 damla D3 kullanıyorlardı. Çay kaşığına damlatılarak veriliyordu. Artık daha pratik olacağından bir pufunda 1000 IU olan D3 Spray kullanacaklar. Doğrudan dil altına püskürtülecek.

Yakın bir tarihte de 9 yaşına yaklaşan büyük torunumuz D3K2’ye başlar. Mevzuat gereği D3K2 11 yaşından sonra öneriliyor. Ancak bizim doktorlar kendi çocuklarına 7-8 yaşından itibaren veriyorlar. Çocuk Doktoru Feride Cavadzade ile yaptığımız son canlı yayında Feride hocamız diş çürüğü olan çocuklara 5 yaşından itibaren D3K2 verdiğinden bahsetti.

Omega-3: Torunlarımızın rutin olarak kullandıkları diğer bir takviye ise Omega-3. SY çocuk doktorları çocukların kullandıkları Omega-3 takviyelerinde DHA’nın yüksek olmasını öneriyorlar. Bizim torunların içtiği Premium Omega-3 şurubunun 5 ml’inde 1162,5 mg DHA var. Yüksek DHA zihinsel gerilemeden korunmak için yaşlılara da öneriliyor. Biz de ileride bundan kullanırız. Hatta şimdi bile torunlar geldiğinde bazen onların şurubundan içiyoruz.

Rahmetli Prof. Dr. Ahmet Aydın Hocamızın çocuklarda Omega 3 ‘le ilgili önerileri:

C Vitamini: Kış aylarında torunlara rutin olarak C vitamini veriliyor. Saşede olan Kids C vitaminini suda eriterek içiyorlar. Küçük torunumuz suya bile koymadan saşeyi yırtıp direkt ağzına boşaltıyor. 

6.6 Kullandığımız takviyelerin özeti

  • Sabah kahvaltıdan önce Metilkobalamin formunda veya Metil+Adenozil kobalamin B12 vitaminini veya B Trio’dan dil altı pastili şeklinde kullanıyoruz. Bir adet Çinko + Bakır kapsül alıyoruz.
  • Sabah Kahvaltıdan sonra (Yeterince yağ tüketiyoruz.) 10 damla D3K2 (10.000 IU D3 + 200 mcg K2 Vitamini) (Güneşlendiğimiz zaman D3 almıyoruz, sadece K2 alıyoruz),  1 adet 200 mg CoEnz Q10, 1 adet 200 mg Alfa Lipoik Asit (ALA) + 100 mg. Q10 + 20 mg PQQ (Yazın bunun yerine 1 adet 12 mg Astaksantin) alıyoruz .  
  • Yemekten sonra 2000 mg üzeri EPA+DHA içeren 2 adet Omega-3 alıyoruz.
  • Gece yatmadan 3 saat önce (bizim için 21.00’de) İki adet maden suyuyla (silikalı) birlikte 2 adet Magnezyum Sitrat + P5P (B6) alıyoruz. 
  • 21.00-22.00 arası 1 adet Tip 1 Kollajen sachet yarım çay bardağı suya karıştırıp içiyoruz.
  • Hafta 1-2 gün öğle saatlerinde lipozomal demir + C vitamini içiyoruz.
  • Pazar günleri istediğimiz saatte 1 adet Iodoral tablet alıyoruz.

Tahlil sonucuna göre kullandığımız takviyeler

Biz pandemiye kadar yılda bir kez genel bir tahlil yaptırıyorduk. Bizim yaptırdığımız tahlil listesini Instagram’da #sytahlillerimiz diye yazarsanız görebilirsiniz. Bu tahlil sonuçlarında eksik çıkan mikro besinleri de bizim doktorlarımızın önerilerine göre ideal düzeyde tutuyoruz. 

6.7. Gıda takviyelerini nereden alıyoruz?

Biz bu gıda takviyelerini evimize en yakın eczaneden alabiliyoruz. Eczane rafında yoksa eczacımıza  ecza depolarından getirtmesini rica ediyoruz. Fiyatlara da dikkat ediyor, sayfada belirtilen fiyatlardan alıyoruz. 

7. SONUÇ

Her zaman söylediğimiz gibi biz doktor değiliz. Hiç kimseye asla öneride bulunmadık ve bulunmayız. Buraya kadar okuduğunuz her şey bizim 10 yıllık sağlıklı yaşam yolculuğumuzdaki yaşadıklarımız, öğrendiklerimiz ve kendi uygulamamızdır. Hiç kimseye öneri niteliğinde değildir. Bu dosyadaki tüm yazanlar bizim deneyimlerimizi aktarma amaçlıdır tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza danışın.

Ayrıca en başta söylediğimiz ve detaylı olarak 3. ve 4. maddelerde anlattığımız gibi tüketicinin menfaatini koruyan girişimlerde bulundukça menfaati zedelenenlerin saldırılarını biz doğal karşılıyoruz. Ancak onlar saldırdıkça her zaman bizim daha iyi şeyler yapmamıza vesile oluyorlar. 

Rahmetli Süleyman Demirel’in “Demokrasilerde çareler tükenmez.” sözüne çok inanıyor ve her zaman B ve C planlarımızı hazır tutuyoruz. 

Bizim bu woto sayfasında aktardıklarımızdan da rahatsız olup menfaatleri zedelenen M.T. ve A.K. bize örtülü reklam cezası verdirmeyi başardılar. Biz de bu sayfanın tamamını #reklam #işbirliği haline getirdik. Reklam o şekilde yapılmaz bu şekilde yapılır. Ne diyoruz. Demokrasilerde çareler tükenmez. Bizi takip edenler, bizim ayni ve nakdi bir gelirimiz olmadığını zaten çok iyi biliyorlar, biz o nedenle çok rahatız. 

Burada yazanlar ve kullanılan fotoğraflar Ticaret Baklanlığı’nın Kılavuzu doğrultusunda #işbirliği veya #reklam niteliğindedir.

Güncellenme Tarihi: 02.06.2022 Saat 17.40